Kent hakkı, ülkemizde henüz geniş kitlelerce bilinen bir konu değil, öteden beri sadece akademinin ve bazı sivil toplu örgütlerinin gündeminde. Devletin konuyu bir "hak" olarak algılayıp geliştirme girişiminde bulunmaması, kuşkusuz bu durumu önemli sebeplerinden birisi. Ülkemiz kentlerinde ortalama her bireyin yaşadığı mekâna karşı eleştirel psikolojiye sahip olduğu söylenebilir. Gün geçmiyor ki insanımızın gündelik yaşantısında kızdığı, üzüldüğü, talep ettiği ya da söylenmekle geçiştirdiği bir durum ya da olgu olmasın. Aslında böyle bir psikolojiyi kent hakkı için bir potansiyel olarak değerlendirmek mümkün. Ancak kente ve kent yaşamına dair eleştirel duygu ve algılarımız bir hak arama eylemine dönüşemediğinden öfke, kavga ya da etrafa zarar vermek biçimine dönüşmektedir. Yani hak arama potansiyeli kolayca suç işleme potansiyeline dönüşebilmektedir. Bu kitabın amacı, kentteki sorunlar karşısında insanımızın Devamını Göster