Göç siyasi, idari, ekonomik ve sosyal boyutları ile insan yaşamının tamamını kapsayan başlı başına bir toplumsallaşma modelidir. Dahası göç, mekânsal değişimi yansıtsa bile dün, bugün ve gelecek ilişkisini inşa eden bir faktördür.Türkiye'nin kendi tarihsel birikimine baktığımızda, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanları içine alan bir coğrafyada Osmanlı Devleti'nin başından sonuna kadar göçle iç içe yaşadığını görüyoruz. Göçle yoğun bir tecrübesi olan Türkiye'nin son birkaç yılda karşılaştığı mülteci akımlarını tarihindeki en büyük göç dalgalarıyla karşılaştırmak da mümkündür.Göç olgusu karşısında siyaset kurumundan toplumun beklentisi güvenlik riskini en aza indirme ve potansiyel getirilerini elde etme ekseninde çaba sarf etmesidir. Ancak insanların temel hakları göz ardı edilerek yürütülen göç politikasının, ister güvenlik ister zenginlik yönelimli olsun, uzun vadede başarılı olamayacağı kesindir. İnsan hakları gözetilmeden sağlanacak güvenlik ve zenginlik ortamı, mevcut refah seviyesinin ge Devamını Göster