Uzun yıllar Türkiye'de siyaset, genel itibariyle bir devlet ya da bir iktidar pratiği olarak ama daima tek aktör ve kahraman merkezli bir süreç olarak tanımlana geldi. Siyaset, hangi sosyolojik ve kültürel ilişkilerden beslendiği bir yana, daima devlet ve iktidarın gölgesinde üretildi ve orada arandı. Buhaliyle de hep bir devlet eksenli toplumsal entegrasyon, kültürel bütünleşme ve devlet merkezli modernleşme meselesi olarak tecelli etti. Dolayısıyla Cumhuriyet Türkiye'si açısından siyaset, kültürel ve kurumsal işleyişi itibariyle, öteden beri devlet - toplum ilişkilerinin karşıtlık ve çatışma üzerinden tecelli ettiği bir olay mahalli olarak biçimlendi.Devlet - toplum karşıtlığına dayalı bu siyaset ve iktidar yapısı, 1990'lı yıllar itibariyle öncelikle toplum ve ekonomi alanında değişim işaretleri göstermeye başladı. 2000'li - 2010'lu yıllara gelindiğinde bu siyasal dönüşüm ve değişim dalgası, kurumsal bir çehre edindi. 2010'ların sonunda ise Türkiye siyasetinde yeni bir siyaset ve ikt Devamını Göster